Youtube Video

Tarih - Mekan ve Zaman

Tarih - Mekan ve Zaman

Tarih:2021-02-05 / Hit:1552

Tarih kitapları ana malzeme olarak olayları, olayların geçtiği mekânı ve zamanı okuyucularına aktararak konunun okuyucuların zihninde tam olarak canlanmasını amaçlarlar. Bu kurgusal süreç ve yazım bütünlüğü iyi oluşturulmaz ise okuyucu olayları düşünürken mekân algısını yitirebilir ya da olaya ve mekâna dalar ise zamansal kavrayıştan uzaklaşıp yanlış çıkarımlarda bulunabilir. Aslında sözün özünde kendini bu temel direklerden birine ya da birkaçına fazla kaptıran yazar diğer kısımları ihmal ettikçe ortaya çıkan metin okuyucuya tam anlamıyla bir doygunluk hissi vermez.

İşte sizlere yukarıda bahsettiğim dengeyi kuran ayrıca konuyu görseller ile de okuyucuya mekânsal derinlik kazandırabilmek için özele hazırlanan bir çalışmadan bahsetmek istiyorum. Geçtiğimiz ay Timaş yayınlarının katkılarıyla ve Samet Altıntaş’ın çalışmalarıyla okuyucularına bir İstanbul fotoğrafı sunan “Boğaz’ın Dört Muhafızı” isimli eser raflarda yerini aldı. Eser öncelikle sizleri İstanbul’un farklı zamanlarına götürüyor; orada sizlere kitapta anlatılan ve İstanbul’un simgelerinden olan kişiler ve bu kişiler üzerinden dönemin tarihi arka planını sunuyor. Ayrıca tarihi ve olayları takip ederek bizlere geçen zamanı ve mekân ile zaman arasındaki ilişkiyi anlatıyor.

Eser, Evliya Çelebi’nin Aziz Mahmud Hüdayi hakkında söyledikleri ile sizleri zamansal bir yolculuğa davet ederken bizler Sultanlara Sultanlık eden Sultan olarak adlandırılan ve yedi padişah dönemine şahitlik etmiş Aziz Mahmud Hüdayi’nin tarihi yolculuğuna ortak ediyor. Hazretin doğduğu yer olan Ankara ile başlayan ve sırayla Osmanlı başkentlerine yaptığı ilim yolculuklarından sonra bir bürokrat olarak Mısır ve Şam’da yaptığı görevler ile bizleri Hazret’in dünyasına ve yaşamına ortak eden yazar daha sonra ise Hazret’in manevi yolculuğu ve Osmanlı padişahının dahi atının arkasında yürüdüğü bir gönül sultanı oluşunu bizlere aktarıyor.

İkinci kısma yani İstanbul’un bir başka zamanındaki simgesine yolculuğa çıkarken bizleri yolun başında bu kez Ahmet Hamdi Tanpınar’ın mekânsal tasvirleri karşılıyor. Beşiktaşlı Yahya Efendi olarak bilinen ve Kanuni Sultan Süleyman’ın sütkardeşi olan Yahya Efendi “Boğaz’ın Dört Muhafızı” olarak kitaptaki yerini alıyor. Trabzon’da aynı sütü içen, beraber ilim ve kuyuculuk zanaatını öğrenen vakti geldiği zaman ise birinin devlet tahtına diğeri ise o devletin hizmetine girmiştir. Bu noktadan itibaren Yahya Efendi’nin yaşamına eşlik ettiğimiz metinde dönemi içersinde yaşanan olayları ve Yahya Efendi’nin nasıl tavırlar aldığını görüyoruz. Bu arada özellikle değinilmesi gereken bir diğer nokta ise yazarın anlattığı zaman içerisinde gerçekleşen ve okuyucunun bilmesinde son derece önemli olan noktaları da metnin belirli yerlerinde akışa zarar vermeden okuyucularına sunmasıdır.

Eserde yer alan iki muhafıza yazımda yer vermek yerine iki simge ismi okuyucuların merakına bırakıyorum. İlk sayfasından itibaren kişilerin hayatına ve dönemlerine sizleri ortak eden yazar diğer iki muhafızı da son derece nitelikli bir şekilde aktarıyor. Kitapseverlere tavsiyem İstanbul’un mazisinde kalan saatleri anlatmak için eser sizleri bekliyor.

Boğaz’ın Dört Muhafızı isimli eser sizleri İstanbul özelinde zamansal ve mekânsal bir yolculuğa çıkarırken eser içindeki görseller ile olayları ve mekânı tek fotoğraf karesinde adeta bizlere sunuyor; Sayın Samet Altıntaş’a ve bizlere bu eserin ulaşmasındaki katkılarından dolayı Timaş Ailesi’ne teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Samet Şahin

YORUM YAZ




Son Eklenen Yazılar

Dünya'nın En Eski Ekmeği Çatalhöyük'te Bulundu

  Dünyada kentleşmenin olduğu ilk yerlerden Çatalhöyük'teki kazıda 8 bin 600 yıllık "ekmek" bulundu. Konya'nın Çumra ilçesinde yer alan, Neolitik ...

Unutulan Büyük Türk Hükümdarı Babürşah ve Panipat Savaşı

Tarihte, Türkler tarafından Türkistan’da Selçuklu, Timurlu; Anadolu’da Osmanlı Devletleri gibi, Hindistan’da da muhteşem “Babürlü” veya “Gürganiye” Devleti kuruldu....

1927 Tarihli Uzunköprülü Ali Efendi Çeşmesi'de Suyuna Kavuştu.

Bir vakıf medeniyeti olan ecdadımız bunun bir numunesi olarak hayır niyetiyle yaşadıkları mahalleye , şehre çeşmeler inşa etmişler. Bu çeşmeleri inşaa ederken de dü...