Youtube Video

Zaman ve Mekan Ayasofya

Zaman ve Mekan Ayasofya

Tarih:2020-03-26 / Hit:2476

Bazen bazı insanlar tarihin içinde ona yön verir, tasarlar ve bizzat tarihe tanıklık ettiklerinin farkındadırlar. Örneğin Büyük İskender ile birlikte doğu seferine çıkıp Babil Sarayı’nı görenler; örneğin krala karşı birleşip Magna Carta’nın imzalandığı masanın bir köşesinde yer alanlar; örneğin isyancılar ile birlikte Versay Sarayı’nı basıp dünyanın kaderini değiştirenler.

Bazı insanlar ise tarihe tanıklık etmek yerine tarihin yanında öylece geçip giderler. Unutulmamalıdır ki “Zamanı ve mekânı anlamak tarihin ruhunu kavramaktır.” İşte tam bu noktada tarihin yanında öylece geçip gitmemek için imdadımıza kitaplar yetişiyor. Sayın Sedat Bornovalı’nın Timaş Yayınlarından çıkan Ayasofya isimli eseri bizlere zamanı ve mekânı birlikte anlatarak Ayasofya isimli tarihin en uzun şiirine bir gezinti davetinde bulunuyor.

Hangi Ayasofya?

Birçok İstanbullunun artık hafızalarına kazınmış o görkemli yapı zamana direnircesine yüzyıllardır dimdik ayakta durmakta ve benzersiz ihtişamını tüm dünyaya göstermektedir. Peki, bizler bu görkemli yapı hakkında ne kadar bilgiye sahibiz?

Tarihte birinci Ayasofya olarak adlandırılan yapı İstanbul’un Consantinus tarafından başkent yapılışının hemen ardından II. Constantius (M.S. 330) döneminde inşa edilmiştir. Birinci Ayasofya ile ilgili bildiklerimiz oldukça kısıtlı olmasına karşın böyle bir yapının oldukça gösterişli bir açılışı olduğunu biliyoruz. Tüm ihtişamına rağmen “Büyük Kilise” kuvvetli bir yangın neticesinde harap olmuştur.

İkinci Ayasofya İmparator Arcadius zamanında inşa edilmeye başlansa da imparatorun ölümü üzerine inşaat oğlu II. Theodosius (M.S. 415) döneminde tamamlanıyor. İkinci yapı kutsiyet ve simgeleştirme yönünden ön plana çıkarılmaya çalışılmış. Ne yazık ki tüm çabalara rağmen ikinci yapının da kaderi birincisinden farksız olmayacak şekilde çıkan büyük bir isyan sonucunda Ayasofya tümden yanıp yıkılmıştır.

Üçüncü Ayasofya yani Ioustinianos döneminde (M.S 537) tekrardan inşa edilen ve bugün hepimizin bildiği olan o mabet inşa ediliyor. Mimarlarının adı dâhil birçok özelliğini bildiğimiz bu yapı zamana ve tarihe meydan okurcasına 1500 yıldır varlığını sürdürüyor.



Neler Söylendi?

Ayasofya gibi oldukça maliyetli ve yapımının sonunda tüm dünyayı hayran bırakacak bir yapı hakkında elbette ki birçok şey yazılmış ve çizilmiştir. Sizlere Ayasofya hakkında zaman içerisinde neler söylene gelmiş ve bu eşsiz yapıya nasıl hayran olunmuş bunu aktarmak isterim.

9. yüzyılda Ayasofya’nın yapı ile ilgili bizlere abartılı da olsa bilgi veren “Diegesis” isimli bir metinde yapının inşası şöyle anlatılmıştır: “yüz usta başı yüzerlik grupları yönetmiş ve böylece şantiyede 10.000 kişi birlikte çalışmış. İmparator Ioustinianus Ayasofya’nın açılışında Hz. Süleyman’ı geçtiğini iddia etmiş. Kubbe hafif olsun diye Rodos’a normalinden on iki kat daha hafif tuğlalar sipariş edilmiş.”

Ortaçağ tarihinin en büyük gezginlerinden biri olan İbn Batuta da İstanbul’a gelmiş ve eserinde bu görkemli yapıdan söz etmiştir. İbn Batuta’dan Ayasofya’nın avlusu hakkında bazı bilgiler vermektedir. “içinde bir su kanalı ile birlikte hem düzenli dikilmiş ağaçlar hem de çardakta asmalar, yaseminler ve başka rayihalı bitkiler.” Ayrıca İbn Batuta eserinde Ayasofya’nın içinde ahşap oturma yerleri, ahşap kubbe ve ahşağ merdivenle çıkılan bir başka ahşap yapıdan da söz etmektedir.

Ayasofya hakkında sözlerin dışında bu eserin günümüze kadar gelmesinde en büyük emeğe sahip kişilerden birisi hiç şüphesiz Mimar Sinan’dır. Ayrıntılarına tam hakim olamasak da Sinan’ın oldukça kapsamlı bir restorasyon faaliyeti ile var olanları güçlendirip ayrıca sıfırdan güçlendirmeler yaparak yapının sağlaşmasını ve yüzyıllarca ayakta kalmasını sağlamış olduğunu biliyoruz.

Sedat Bornovalı’nın akıcı üslubu ve canlı betimlemeleriyle kitabın içerisindeki zengin görsel donanımla birlikte bir yandan Ayasofya’nın mimari geçmişi ve tarihsel sürecini okurken diğer yandan görsellerle birlikte sanki Ayasofya’nın içerisinde dolaşıyor ve uzman bir rehberin ağzından Ayasofya’yı dinliyor gibi olacaksınız. Bizlere bu eseri kazandıran başta Sedat Bornovalı hocamıza ve değerli katkılarından dolayı Timaş Yayınevine teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Samet ŞAHİN

 

YORUM YAZ




Son Eklenen Yazılar

Dünya'nın En Eski Ekmeği Çatalhöyük'te Bulundu

  Dünyada kentleşmenin olduğu ilk yerlerden Çatalhöyük'teki kazıda 8 bin 600 yıllık "ekmek" bulundu. Konya'nın Çumra ilçesinde yer alan, Neolitik ...

Unutulan Büyük Türk Hükümdarı Babürşah ve Panipat Savaşı

Tarihte, Türkler tarafından Türkistan’da Selçuklu, Timurlu; Anadolu’da Osmanlı Devletleri gibi, Hindistan’da da muhteşem “Babürlü” veya “Gürganiye” Devleti kuruldu....

1927 Tarihli Uzunköprülü Ali Efendi Çeşmesi'de Suyuna Kavuştu.

Bir vakıf medeniyeti olan ecdadımız bunun bir numunesi olarak hayır niyetiyle yaşadıkları mahalleye , şehre çeşmeler inşa etmişler. Bu çeşmeleri inşaa ederken de dü...