Youtube Video

Sen Şimdi Ayaklarını Bana Doğru mu Uzatacaksın?

Sen Şimdi Ayaklarını Bana Doğru mu Uzatacaksın?

Tarih:2017-06-17 / Hit:6647

Birçok Osmanlı padişahı gibi Sultan Abdülmecid Han da ceddi Yavuz Sultan Selim’i seviyor, ona olan hayranlığını sohbet ortamlarında dile getiriyordu. Zaman zaman, İstanbul’un altıncı tepesi Çarşamba sırtlarına uğruyor, dedesi Selim Han ve eşi Hafsa Sultan’ın kabirlerini ziyaret ediyordu. Burası, onun için bir yalnızlık köşesi, uhrevi bir kapıydı. Abdülmecid Han’ın nicedir içinde sakladığı bir arzusu vardır: Vefat ettiğinde, çok sevdiği dedesi Yavuz’un medfun bulunduğu bu tepeye defnedilmek. Bu huzurlu ve mübarek mekanda sırtlanmaktır emeli. Halbuki onun yerinde başkası olsa, 16. Asrın bu mütevazi camiinin yanında yer almayı kesinlikle düşünmez. Çünkü o günlerde, değil sadece İstanbul’un dünya Müslümanlarının hayran kaldığı cami yapılarına bizzat Sultan Abdülmecid Han imza atmıştır.

Her şeyiyle tam bir leb-i derya eser olan, yani denizin dudağında bulunan Ortaköy Camii’nin (Büyük Mecidiye) yakınında sırlanmayı kim istemez? Bir tarafta Osmanlı baroğunun göz kamaştıran şaheseri ve arasında sultan Abdülmecid Han’ın türbesi. Hem Boğaz’dan her gün yüzlerce kayık,tekne,kadırga geçiyor. Göz önündeki bir türbe kim bilir ne kadar dua, hayır ve temenni alacaktır? Az ileride yaptırdığı, bir başka camii daha vardır Sultan Abdülmecid Han’ın; Küçük Mecidiye. Nişantaşı ve Ihlamur bölgesi o günlerde yeni yeni gelişiyordur. Abdülmecid Han buralara da muhteşem eserler kondurur. Bugün ünlülerin cenaze törenleriyle meşhur olan Teşvikiye Camii bunlardan biridir mesela. Abdülmecid Han, buranın bahçesinde de bir türbe yeri düşünebilirdi. Ancak o kendisine ait bir eserin yanına değil, Allah ile kurbiyeti kavi, İslamiyet’e yaptığı hizmetler eşsiz olan büyük dedesinin yanına defnedilmeyi düşünür.

II.Abdülhamid Han'ın babası Abdülmecid Han

O gün yine Çarşamba sırtlarına vurmuştur kendisini. Yavuz Sultan Selim’in, inşaatını bitiremeden vefat ettiği o mütevazi camii uzaktan görünüyordur. Yanına kadar gider. Caminin kıble tarafına geçer ve türbelerin arasında dolaşmaya başlar. Caminin kıble duvarına yüzümüzü döndüğümüz zaman en soldaki türbede Yavuz Sultan Selim Han medfundur. Onun yanındaki türbede eşi Hafsa Sultan yatar. Onun yanındaki türbede Kanuni Sultan Süleyman’ın çocukları defnedilmişlerdir. Yani buraya kendisi için bir türbe yaptırmaya kalksa bu üç türbenin en sağına yaptıracaktır; yani Kanuni’nin çocuklarının devamındaki boşluğa. Ancak Sultan Abdülmecid’in gönlü, dedesiyle yan yana yatmayı arzu etmektedir. O zaman yapılacak tek bir şey vardır: Yavuz Sultan Selim Han’ın türbesinin sol başındaki boşluğu türbe yeri olarak düşünmek. Nitekim öylede olur.

Padişah, yanındakilere gerekli talimatları verir ve Yavuz Sultan Selim Camii’nin kıble duvarının baş kısmına, dedesi Yavuz’un türbesinin üstüne bir türbe inşaa edilmesini emreder. Hazırlanan proje gereği temek kazı çalışmaları başlar. Ancak o gece Sultan Abdülmecid Han ilginç bir rüya görür: Dedesi Yavuz Sultan Selim Han o ihtişamlı haliyle karşısına dikilmiştir torunu Sultan Abdülmecid Han’ın. Zamanında dünyayı hoplatan o sert ve kararlı ses tonu ile torununu ikaz eder: “ Sen şimdi benim üst başıma serilip ayaklarını bana doğru mu uzatacaksın?” Abdülmecid Han, kan ter içinde uyanır. Bu nasıl bir rüyadır böyle! Kendisini toparlayıp uzun uzun düşünür. Büyük dedesi girmiştir rüyasına ve ikaz etmiştir kendisini. Üzülsün mü, sevinsin mi bilemez.

Dedesi onun hissiyatından haberdar olmuştur. Ancak düşündüğü mevkie defnedilmesine de karşı çıkmıştır. Bu edepli sultan , elbette dedenin ikazına kulak verecektir. Ertesi sabah emrini değiştirir: Türbe binası, Kanuni’nin çocuklarının devamındaki boşluğa inşaa edilecektir. Çok sevdiği dedesiyle arasında her ne kadar iki ayrı türbe bulunmuş olacaksa da onun gönlü bu hazireye sırlanmayı istiyordur bir kere. Bir gün Haliç’te bir tekne içinde bu tepeyi seyredecek olursanız ya da yolunuz düşer de kendinizi Çarşamba sırtlarında bulursanız, sakın ha sadece Yavuz Sultan Selim Han’ı ziyaret edip ayrılmayın o mekandan. Yavuz’un yanında, yıllarca yıkık kalmış, nihayet 2016 yılında yeniden ayağa kaldırılan, Kırım Hanı’nın kızı, Kanuni’nin annesi Hafsa Sultan türbesine de uğrayın. Hemen yanında bulunan çocuklarının kabirlerini de ziyaret edin. Ve bu türbenin arkasındaki, sarı taşlardan örülmüş gövdesiyle hemen fark edilen, ancak konumu itibariyle çoğu insanın dikkatini çekmeyen türbeyi de ziyaret etmeyi ihmal etmeyin. Kendi ihtişamlı camilerini, Dolmabahçe Sarayı’nı, Ihlamur,Maslak ve Küçüksu kasırlarını elinin tersiyle itip “ ille de Evliya Dedem” diyerek bu mekanı kendisine seçen, II. Abdülhamid Han’ın babası Sultan Abdülmecid Han’ı dualarınızda unutmayın.

Bu yazı Bir Dehanın İzleri II. Abdülhamid Han kitabından alınmıştır

YORUM YAZ




Son Eklenen Yazılar

Dünya'nın En Eski Ekmeği Çatalhöyük'te Bulundu

  Dünyada kentleşmenin olduğu ilk yerlerden Çatalhöyük'teki kazıda 8 bin 600 yıllık "ekmek" bulundu. Konya'nın Çumra ilçesinde yer alan, Neolitik ...

Unutulan Büyük Türk Hükümdarı Babürşah ve Panipat Savaşı

Tarihte, Türkler tarafından Türkistan’da Selçuklu, Timurlu; Anadolu’da Osmanlı Devletleri gibi, Hindistan’da da muhteşem “Babürlü” veya “Gürganiye” Devleti kuruldu....

1927 Tarihli Uzunköprülü Ali Efendi Çeşmesi'de Suyuna Kavuştu.

Bir vakıf medeniyeti olan ecdadımız bunun bir numunesi olarak hayır niyetiyle yaşadıkları mahalleye , şehre çeşmeler inşa etmişler. Bu çeşmeleri inşaa ederken de dü...